Fransız yazar Antoine de Saint-Exupery’nin kaleme aldığı, 488 farklı dil ve lehçeyle dünyada en çok dile çevrilen hikaye kitabı Küçük Prens’in çeşitli baskılarından oluşan sergi, Ankara’daki kitapseverleri ağırlıyor. Dünya edebiyatının sevilen hikaye kitabı Küçük Prens’in hayranı olan Yıldıray Lise, Kazım İnal ve Mehmet Sobacı’nın küratörlüğünde hazırlanan “Dünyanın Küçük Prens Kitapları Sergisi”, 4 Ocak-3 Şubat tarihlerinde Çankaya Belediyesi Zülfü Livaneli Kültür Merkezi’nde ziyaret edilebilecek. Sergide, ilk kez yayınlandığı 1943’ten bugüne 488 farklı dil ve lehçede basılan kitabın, Türkçe dahil dünya dillerindeki yayınlanma süreci anlatılıyor. Kitaplar arasında, nadir diller, yok olmuş diller, yapay diller, “Star Wars” ve “Star Trek” evrenlerinden farklı dillerde, Mors alfabesinde, görme engelliler için Braille alfabesinde, akılı cep telefonlarındaki T9 numara sistemiyle yazılmış kitaplar, sadece aynadan okunan, 3 boyutlu ve yapboz gibi çeşitli özelliklere sahip nadir bulunan kitaplar bulunuyor. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi Mehmet Sobacı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, fiziki olarak 75 kitabın sergileneceği sergide, 488 dil ve lehçede yazılan “Küçük Prens” kitaplarının kapakları ile yazıldıkları dile ilişkin bilgilerin yer alacağını söyledi. “Küçük Prens”in ilk kez 1943’te ABD’de İngilizce basıldığını belirten Sobacı, Fransa’daki ilk baskısının 1946’da yazarı Antoine de Saint-Exupery’in ölümünden sonra, ilk Türkçe baskısının da 1953’te çıktığını anlattı. Kitabın, 488 dil ve lehçedeki baskılarından 400’den fazlasına sahip olduklarını ifade eden Sobacı, dünyanın en büyük “Küçük Prens” koleksiyoneri Jean-Marc Probst’ın koleksiyonunda ise kitabın tüm baskılarının olduğu bilgisini paylaştı. Koleksiyonu oluşturma çalışmalarına dair bilgi veren Sobacı, koleksiyonu yurt dışı sitelerinden satın aldıkları, yurt dışındaki koleksiyonerlerle takas ettikleri ve hediye gelen kitaplarla oluşturduklarını bildirdi. Sobacı, 1980’lerin ortalarından itibaren “Küçük Prens” kitaplarını toplamaya başladığını belirterek “Bu kitabı ilk kez orta ikinci sınıftayken Türkçe dersinde bir öğretmen okumuştu. Oradan merak sardım. O ateş daha sonra yangına dönüştü ve hayatımın merkezine oturdu.” dedi.