İstanbul’da 34 haftalık hamile olan 26 yaşındaki Hatice Kara, doğum için hastaneye gitme planları yaparken koronavirüse yakalandı ve acilen sezaryene alındı. Sancaktepe İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Kara, birkaç gün içinde ağırlaşınca, yapay kalp akciğer cihazı ECMO’ya bağlandı. İki kez kalbi durdu, geçici kalp pili takıldı, büyük bir kanama geçirdi, bu da yetmedi akciğerine pıhtı attı. İstanbul’da koronavirüsün ayırdığı anne ve bebeği kavuştu Doktorları Doç. Dr. Murat Uğur ve Dr. Esra Adıyeke ile tüm yoğun bakım ekibinin müthiş çabalarıyla her seferinde yeniden hayata döndürülen genç annenin tam 36 gün sonra ilk kez bebeğinin kokusunu içine çektiği sahneler ise herkesi duygulandırdı. “KOKUSU BENİ HAYATA BAĞLADI” Hatice Kara, yoğun bakımda yatarken ailesinden oğlunun çoraplarını istediğini söyleyerek “Zar zor nefes alıyordum ama onun kokusu beni hayata bağladı” dedi. Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Klinik Şefi Doç. Dr. Murat Uğur, “Hatice sadece koronavirüs ile değil koronavirüse bağlı olabilecek her türlü komplikasyonla da savaştı. Bizim adımıza gerçek bir mucize oldu Hatice’nin yaşaması” “Hatice Kara gerçekten çok büyük badireler atlattı. Koronavirüs merkezi olduğumuz için bize dış merkezden nakledildi. Sezaryeni gerçekleştikten bir gün sonra yoğun bakıma aldık ve hemen ertesi günü de ECMO cihazına bağlamak zorunda kaldık. Çünkü ciddi ve çok agresif seyrediyordu hastalığı. Bu sırada ritim bozuklukları oldu, iki kez kalbi durdu, masajla döndürdük. Geçici olarak kalp pili taktık. Hastaları ECMO’ya bağlarken pıhtılaşma oluşmasın diye mecburen kan sulandırıcı ilaç vermek durumundasınız. Buna bağlı olarak trombosit fonksiyonları bozuldu. Bir gece çok ciddi bir kanaması oldu. Ona müdahale etmemiz gerekti farklı ilaçlarla.
Akciğer dokusu yeniden oluşmaya başladığında kanama nedeniyle oluşan pıhtılar akciğere attı ve hepsini tek tek bronkoskopi ile temizledik. Nihayet akciğer dokusu yavaş yavaş oluşmaya başladı ve ECMO’dan ayırabildik. Yoğun bakımdaki hemşerimizin çabası da müthişti. Ailelerden devamlı bebeklerin fotoğrafını istiyorlar ve yoğun bakımın camlarına bebeklerin fotoğraflarını yapıştırıyorlardı. Annelere motivasyon sağladı bu çok fazla. Bebeklerine bir an evvel kavuşmak için daha da güçlü oldular. Gerçekten çok büyük bir savaş verdik ve hep birlikte kazandık savaşı.” şeklinde konuştu. Eşi Emre Kara ile koronavirüs olduğu belirlenen Hatice Kara, eşinin aşılı olduğu için hastalığı hafif atalttığını, kendisinin ise ‘Bir şey olmaz’ düşüncesiyle aşı olmadığını söyledi. Hatica Kara, “Ben, ilk bebeğimin doğumu için hastaneye gitmeyi planlarken koronavirüs dolayı hastaneye yattım. Yoğun bakım süreci gerçekten çok zordu. Yeni doğmuş bir bebeğim vardı, onu hiç görememiştim. Sadece fotoğrafları ile idare ediyordum. Ailemden çoraplarını istemiştim. Çünkü kokusunu içime çekmek istiyordum. Zaten hava alamıyordum, doğru düzgün nefes alamıyordum ama en azından onun o kokusunu hissederek moral buluyordum. O, benim için çok daha bağlayıcı oldu, hayata daha fazla tutunmamı sağladı. Totalde 48 gündür hastanedeyim, 28 günü ECMO’ya bağlı geçti. Hayatımın 28 günü yok şu an. Çünkü hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Bebeğimi ilk kez 36 gün sonra görebildim. O kadar farklı bir duygu ki? Servise çıktığımda kaslarım çok zayıflamıştı. Oğlumu getirdiklerinde kucağımda tutabilmek için bir gün öncesinde çok yoğun bir şekilde çalıştım güçlenebilmek için” ifadelerini kullandı.
Yazılım Mühendisi Emre Kara (28) ise,“Durumu ağırlaştığında ikimiz de pozitiftik ve aynı odada karantinadaydık. Çocuğumuz doğdu, ikimiz de hiç göremedik. Bebeğin üç dört saat içinde şekeri çok düştüğü için Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’nin yoğun bakımına sevk edildi. Oraya gönderirken yanında olamadık, yani oğlum tek başına ambulansla hastaneye sevk edildi. Bir gün sonra da eşim yoğun bakıma alındı. Birkaç gün sonra ben negatife döndüm ama bir yandan Hatice’nin yanındayım yoğun bakımdan bilgi almaya çalışıyorum, bir yandan o moral bozukluğuyla oğlumun yanına gidip mama ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorum. Kalbinin durduğu haberi geldiğinde hayat durmuştu benim için, tamamen soyutladım kendimi her şeyden. Ama Murat Hocamız başta olmak üzere tüm yoğun bakım ekibi büyük bir özveriyle çalıştı.” Hatice’yi bir anne ve bir dava olarak gördüler. Bebeği 15 günün sonunda yoğun bakımdan aldım ve anneanneye teslim ettim. Ama annesine kavuşturamadığım için oğlumun yüzüne bakamadım. Alparslan’ın annesiz büyüyeceği ihtimalini aklımdan bile geçirmek istemiyordum. Şunu mutlaka söylemeliyim ki ben aşılı olduğum için çok hafif atlattım. Ama Hatice aşısızdı ve ölümden döndü. Bunu biliyor olsaydım, aşı olması için çok fazla zorlardım. Gebelerin kesinlikle aşı olması gerektiğini düşünüyorum. En azından yoğun bakıma düşmezler, bu kadar kritik hale gelmezler” şeklinde konuştu.
Akciğer dokusu yeniden oluşmaya başladığında kanama nedeniyle oluşan pıhtılar akciğere attı ve hepsini tek tek bronkoskopi ile temizledik. Nihayet akciğer dokusu yavaş yavaş oluşmaya başladı ve ECMO’dan ayırabildik. Yoğun bakımdaki hemşerimizin çabası da müthişti. Ailelerden devamlı bebeklerin fotoğrafını istiyorlar ve yoğun bakımın camlarına bebeklerin fotoğraflarını yapıştırıyorlardı. Annelere motivasyon sağladı bu çok fazla. Bebeklerine bir an evvel kavuşmak için daha da güçlü oldular. Gerçekten çok büyük bir savaş verdik ve hep birlikte kazandık savaşı.” şeklinde konuştu. Eşi Emre Kara ile koronavirüs olduğu belirlenen Hatice Kara, eşinin aşılı olduğu için hastalığı hafif atalttığını, kendisinin ise ‘Bir şey olmaz’ düşüncesiyle aşı olmadığını söyledi. Hatica Kara, “Ben, ilk bebeğimin doğumu için hastaneye gitmeyi planlarken koronavirüs dolayı hastaneye yattım. Yoğun bakım süreci gerçekten çok zordu. Yeni doğmuş bir bebeğim vardı, onu hiç görememiştim. Sadece fotoğrafları ile idare ediyordum. Ailemden çoraplarını istemiştim. Çünkü kokusunu içime çekmek istiyordum. Zaten hava alamıyordum, doğru düzgün nefes alamıyordum ama en azından onun o kokusunu hissederek moral buluyordum. O, benim için çok daha bağlayıcı oldu, hayata daha fazla tutunmamı sağladı. Totalde 48 gündür hastanedeyim, 28 günü ECMO’ya bağlı geçti. Hayatımın 28 günü yok şu an. Çünkü hiçbir şeyi hatırlamıyorum. Bebeğimi ilk kez 36 gün sonra görebildim. O kadar farklı bir duygu ki? Servise çıktığımda kaslarım çok zayıflamıştı. Oğlumu getirdiklerinde kucağımda tutabilmek için bir gün öncesinde çok yoğun bir şekilde çalıştım güçlenebilmek için” ifadelerini kullandı.
Yazılım Mühendisi Emre Kara (28) ise,“Durumu ağırlaştığında ikimiz de pozitiftik ve aynı odada karantinadaydık. Çocuğumuz doğdu, ikimiz de hiç göremedik. Bebeğin üç dört saat içinde şekeri çok düştüğü için Feriha Öz Acil Durum Hastanesi’nin yoğun bakımına sevk edildi. Oraya gönderirken yanında olamadık, yani oğlum tek başına ambulansla hastaneye sevk edildi. Bir gün sonra da eşim yoğun bakıma alındı. Birkaç gün sonra ben negatife döndüm ama bir yandan Hatice’nin yanındayım yoğun bakımdan bilgi almaya çalışıyorum, bir yandan o moral bozukluğuyla oğlumun yanına gidip mama ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorum. Kalbinin durduğu haberi geldiğinde hayat durmuştu benim için, tamamen soyutladım kendimi her şeyden. Ama Murat Hocamız başta olmak üzere tüm yoğun bakım ekibi büyük bir özveriyle çalıştı.” Hatice’yi bir anne ve bir dava olarak gördüler. Bebeği 15 günün sonunda yoğun bakımdan aldım ve anneanneye teslim ettim. Ama annesine kavuşturamadığım için oğlumun yüzüne bakamadım. Alparslan’ın annesiz büyüyeceği ihtimalini aklımdan bile geçirmek istemiyordum. Şunu mutlaka söylemeliyim ki ben aşılı olduğum için çok hafif atlattım. Ama Hatice aşısızdı ve ölümden döndü. Bunu biliyor olsaydım, aşı olması için çok fazla zorlardım. Gebelerin kesinlikle aşı olması gerektiğini düşünüyorum. En azından yoğun bakıma düşmezler, bu kadar kritik hale gelmezler” şeklinde konuştu.