Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Birliği Genel İşler Kurulu’nun Türkiye ile ilgili kararların Brüksel’in “Türkiye’ye yönelik dar görüşlü ve ön yargılı bakışını bir sefer daha gözler önüne serdiğini” söz etti.
AB Genel İşler Kurulu’nun kararlarının eleştirildiği açıklamada, “Doğu Akdeniz ve Kıbrıs probleminde AB’nin Rum/Yunan ikilisinin sözcülüğünden öteye geçemeyen bahtsız tabirlerini de kabul etmiyoruz” denildi.
Bakanlık, Türkiye’nin Rusya’yla ticari ve ekonomik bağlarının Batı yaptırımlarını etkisiz kılacağı tezine de karşı çıkarak, “Tahıl Muahedesi ve esir değişimi örneklerinde görüldüğü üzere, savaşın olumsuz tesirlerinin minimum seviyede tutulması bakımından da değer arzettiği açıktır. Ülkemizin, yaptırımlara taraf olmamakla birlikte, yaptırımların ihlaline müsaade edilmeyeceği istikametindeki kararlı tavrının dikkate alınmaması da kasıtlı bir yaklaşımdır” tabirlerini kullandı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle:
AB’nin ortak menfaatlerinin, kimi üye ülke çıkarlarına kurban edildiği bu şekil kararlar, ne Türkiye-AB bağlantılarına katkı sağlamakta ne de yapan bir gündem oluşturmaktadır.
Maalesef, AB bu yaklaşımıyla, memleketler arası sistemde yaşanan değişimi hakikat okuyamadığını tekrar ortaya koymuştur.
AB’nin ülkemize yönelik demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan haklarına ait haksız argümanlarını tümüyle reddediyoruz.
Ayrıca, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs sıkıntısında AB’nin Rum/Yunan ikilisinin sözcülüğünden öteye geçemeyen bahtsız sözlerini de kabul etmiyoruz.
Kararda, Türkiye’nin Ukrayna’daki savaşın sona erdirilmesine yönelik diplomatik uğraşlarının ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne verdiği güçlü takviyenin görmezden gelinmesini, ülkemizin hususa yaklaşımının münhasıran AB yaptırımlarına katılmamasına indirgenmesini ve Türkiye’nin tek taraflı yaptırımlara katılmama istikametindeki prensipli tavrının yaptırımların şuurlu formda etkisiz kılınması halinde takdim edilmesini şaşkınlıkla karşılıyoruz.
Ülkemizin Rusya’yla ticari ve ekonomik bağları yaptırımları etkisiz kılacak bir mahiyete sahip olmadığı üzere Rusya’yla diyaloğumuzun sürdürülmesinin, Tahıl Muahedesi ve esir değişimi örneklerinde görüldüğü üzere, savaşın olumsuz tesirlerinin taban seviyede tutulması bakımından da kıymet arzettiği açıktır. Ülkemizin, yaptırımlara taraf olmamakla birlikte, yaptırımların ihlaline müsaade edilmeyeceği tarafındaki kararlı tavrının dikkate alınmaması da kasıtlı bir yaklaşımdır.
Türkiye’nin AB’nin bu biçim kararlarını ciddiye alması için, AB’nin Türkiye’yi üyelik müzakereleri yürüten bir aday ülke olarak görmesi ve buna ait gerekli siyasi iradeyi göstermesi gerekmektedir.