Hızlı zayıflamayı vadeden n hafif diyet bile istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Yine de, değişiklikleri mümkün olan en kısa sürede görmek isteyen çoğu kişi, diyet konusunda en ciddi kısıtlamalara bile gitmeye hazır. Sonuçta, önemli bir olaya sadece birkaç hafta kaldığında, seçilen diyet mantığa aykırı olsa bile en önemli şey anlık zayıflama olarak görülür. Beslenme uzmanlarına göre, kilo kaybı için güvenli bir oran haftada 1 kg’a kadardır. Daha fazla kilo kaybederseniz, ciddi komplikasyonlar ortaya çıkabilir. İşte ani kilo kaybının ortaya çıkarabileceği 7 tehlikeli durum: Temel besinleri içermeyen diyetler, koronavirüs de dahil olmak üzere bulaşıcı hastalıklara karşı hassasiyetinizi artırır. Kısıtlayıcı diyetlerle vücuda giren vitamin ve mineral miktarı keskin bir şekilde azalır. Bu bağışıklık sistemini zayıflatır ve aynı zamanda yaşam beklentisini de azaltır. Kişi sıkı bir diyete uymaya başladığında, vücudu şiddetli bir stres yüküne maruz kalır. Sonuç olarak, virüslere ve bakterilere karşı doğal inflamatuar yanıtları baskılayan bir hormon olan kandaki kortizol seviyesi yükselir. Bir başka olumsuz sonuç, stresin şekerli ve yüksek kalorili yiyecekler için isteği artırması ve bunların da bağışıklığı baskılayabilmesidir. Aşırı kısıtlayıcı diyetlerin takipçileri, üreme sistemi bozukluklarıyla karşı karşıyadır. Özellikle diyet kısıtlamalarını yorucu egzersizlerle birleştirirseniz bu durum çok faha yoğun şekilde görülebilir. Kadınlarda adet düzensizlikleri, omega 3 veya D vitamini eksikliğinden kaynaklanabilir. Bu maddeler kadın cinsiyet hormonlarının üretiminden sorumludur. Bunun haricinde tek tip diyetlerde görülen fazla diyet lifi alımı da üreme sistemi üzerinde olumsuz etkiye neden olabilir. Fazla diyet lifi, adet döngüsünü düzenleyen östrojen seviyelerini düşürür. Aşırı lif alımının, adet görmeme riskini 10 kat artırdığı bilinmektedir. Menstrüel döngüyü bozabilecek bir diğer faktör, yukarıda bahsedilen kortizolün yüksek seviyeleridir. Ani kilo kaybı sinir sistemine ciddi şekilde zarar verebilir. Herhangi bir aşırı kısıtlayıcı diyet, beslenme eksikliklerine ve serotonin, dopamin, oksitosin, kortizol ve leptin gibi belirli hormonlarda dengesizliklere yol açar. Bu nedenle, hızlı kilo veren bir kişinin ruh hali sık sık değişir, gergin ve sinirli hale gelir. Ve dramatik kilo kaybına eşlik eden endokrin değişiklikleri, depresyon ve anksiyeteye neden olur. Uzmanlara göre östrojen ve oksitosin stresi yönetmeye yardımcı olur. Tersine, bu hormonların düşük seviyeleri kaygıyı artırır ve rahatsız edici düşüncelere neden olur. Ek olarak, kısıtlayıcı diyetler sırasında kalori eksikliği nedeniyle vücut kaynakları kurtarmaya başlar, daha az aktif hale gelir ve daha kötü konsantre olur. Birçok kısıtlayıcı diyet vücuttaki sıvıları atarak kilo vermeyi sağlar. Potansiyel sonuçlar arasında baş ağrıları, artan yorgunluk, dehidrasyon ve sinir hücresi ölümü bulunur. Ek olarak, su eksikliği nedeniyle şişlik görülür, dokular elastikiyetini kaybeder, cilt kurur, tırnaklar kırılgan, saçlar donuk ve zayıf hale gelir. Ek olarak, su kaybı nedeniyle kaybolan ağırlık, kural olarak hızla geri döner. Bir kişi kısa sürede onlarca kilo verirse, cildinin değişikliklere ve sarkmalara cevap verecek zamanı kalmaz ve kırışıklıklar daha belirgin hale gelir. Güzelliğin ve sağlığın bir diğer bileşeni de yağdır. Aynı zamanda, çoğu aşırı kısıtlayıcı diyette, yağ tüketiminde keskin bir düşüş veya diyetten tamamen çıkarma söz konusudur. Kalori açığının hoş olmayan sonuçlarından biri, yağ yakma da dahil olmak üzere metabolik süreçlerde bir yavaşlama olmasıdır. Vücut, gelen her kaloriyi korumaya ve enerji maliyetlerini telafi etmeye çalışır. Sonuç olarak, yeni kas liflerinin sentezi de yavaşlar. Ek olarak, alınan kalorilerde keskin bir azalma, vücudu alternatif enerji kaynakları aramaya zorlar. Kaslar bunlardan biri haline gelir, çünkü yağ dokusundan çok daha aktif olarak yanarlar. Gerçek şu ki, stresli diyetler sırasında hayatta kalmak vücudun ana görevi haline gelir ve bunun için kaslar çok fazla kalori tüketen ekstra ağırlıktır. Bu nedenle, vücut kaslardan tasarruf eder. Vücut, normal diyete döndükten sonra bile yağ dokusu miktarını artırmaya devam edecektir. Bu nedenle, yorucu diyetlerden sonra sonuçları korumak çok zor olabilir: Kilo neredeyse her zaman eski değerine döner veya daha da artar. Stres hormonu kortizol de yağ dokusunun oluşumuna katkıda bulunur. Yüksek kortizol seviyelerine sahip kişilerin, düşük seviyeye sahip kişilere kıyasla 2 kat daha fazla kilo aldığı çeşitli çalışmalarla kanıtlanmıştır. Bu, sadece yeni yağ hücrelerinin sentezi nedeniyle değil, aynı zamanda mevcut olanların büyümesi nedeniyle de gerçekleşir. Ayrıca aşırı kısıtlayıcı diyetlerle iştahı düzenleyen hormonların üretimi de bozulur. Bbeslenme eksikliği, sindirim sisteminin çalışmasında çeşitli rahatsızlıklara neden olabilir. Şişkinlik, kabızlık, sindirimin yavaşlaması, gastrit ve ülser ortaya çıkabilir. Düşük kalorili diyete müshil, yağ yakıcı veya açlığı bastıran özel uyarıcılar eşlik ederse, sonuçlar daha da vahim olabilir. Bu ilaçların çoğu vücudun kaynaklarını tüketir ve merkezi sinir sistemini olumsuz etkiler. Ek olarak hızlı kilo kaybı, safra taşı geliştirme riskini artırır. Yağ yakımı sırasında karaciğer, kolesterolü safraya salgılar. Konsantrasyonu çok yükselirse safra kristalleşir ve taşa dönüşür. Bu tür riskler, haftada 1,5 kg’dan fazla kilo veren tüm diyetlerde vardır.