Henüz 18’inde…
Yorgun, bitkin…
Hayallerin hayata eşlik ettiği bir yaşta.
Umutları değil maalesef yolun sonunu düşünüyor.
O bir uyuşturucu bağımlısı.
A.D
Çığlığının duyulmasını, yaşadıklarını anlatarak yaşıtlarına ders, ailelere ise “gözünüzü açın” demek istiyordu.
Kendi düştüğü bataklıkta, feryadına umut, elini tutacak bir el bekliyordu.
Onu ilk gördüğümde afallamıştım.
Karşımda 18 yaşında bir genç yoktu sanki…
Yaşadığı yükün ağırlığında ezilmiş, uyuşturucu tüketmişti.
Bitkindi…
Tertemiz kıyafetler vardı üstünde.
Ancak gözündeki morluk sanki yaşadığı hayatın vesikası gibiydi.
Karabağlar’da bir erkek tarafından dövülmüştü.
“Hiç ağlamadım Gamze abla” dedi.
“Saatlerce dövdü, ayakkabısıyla yüzüme vurdu. Yoruldu. Uyuya kaldığında evden kaçtım. Bağırsaydım elindeki bıçakla beni vururdu. Hiç ağlamadım”
O bunları anlatırken, gözümden yaşlar süzülüyordu. İnsanlığımdan utanıyordum.
İşte A.D’nin uyuşturucu batağına saplanan hayatı ve çığlığının ibret dolu hikayesi…
18 yaşındaki A.D. 2 yıldır uyuşturucu madde bağımlılığıyla mücadele ediyor.
Artık çok yorgunum , iyileşmek istiyorum çünkü bu yolun sonu ya toprak ya da hapishane diyen A.D maddeye nasıl bulaştığını şu sözlerle açıklıyor:
“Bir gün moralimin çok bozuldu, bir gün bir kız arkadaşım yağmur yağıyordu, ‘Gel dışarıda ne yapıyorsun’ dedi. Ben de yanına gittim. Birkaç bira içtim sonrasında ‘bira alalım’ dedim, ‘Para yok, al bundan bir duman bu sana iyi gelir’ dedi . Ondan bir duman aldım. Dokuz gün boyunca kendime gelememiştim. Ondan sonrasında o kadar çok etkili bir maddeydi ki uzun süre kendime gelemedim. İlk zamanlar iyi geldiğini düşüyorsun. O zamanlar çok kiloluydum. Kilo verdiriyor, diye saçma sapan fikirlere kapılmıştım. Zaten o maddeyi içtikten sonra mantıklı düşünemiyorsun. Herkese farklı etkiliyor tabii. Ne zaman oraya gitsek biz ona para veriyoruz biz tam bilmiyoruz diye dört kız oturuyoruz içiyoruz. Sonrasında durumum fark edilir hale geldi. Bir ayda 20 kilo verdim. Verem hastası gibi gözüküyordum. Benim boyum 1.70, 52 kiloya düştüm. Artık o kadar bitmiştim ki herkes yanımdan gitmişti. O zamanlar bir erkek arkadaşım vardı. Bana verem hastası gibi gözüktüğümü söyledi. Erkek arkadaşım bana o kelimeleri söyledikten sonra dedim ki, ‘Tamam, yavaşla. Çünkü bu öyle bir şey ki insanın ailesi bile sizi bırakıyor. Benim annem çaresizliğinden ne yapacağını bilemediğinden beni yurda vermişti. Ben yurttan kaçıyordum. Çok hatalar yaptım. Yanlışlar yaptım. Bunun yaşla da alakası yok. Bunu 30 yaşında biri de yapıyor, 40 yaşında biri de yapıyor. Ama mesela sağlım meslek okulunu kazanmıştım. Keşke ona devam etseydim. Keşke okusaydım”.
Uyuşturucu bağımlılığının okul hayatını da olumsuz etkilediğini belirten A.D. şunları dile getirdi:
“Okul hayatım bitti mi, değil aslında. Şöyle, psikolojik olarak oraya odaklanamıyorsun. Benim yaşıtlarım artık mezun oluyor, bense yeni baştan mı başlayacağım? Böyle bir durum olduğu için devam etmemiştim. Bir de psikolojiyi kendimde bulmamıştım”.
RÖPORTAJI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
‘KEŞKE BANA EMPATİ DUYARAK YAKLAŞALARDI’
Madde bağımlılığını ailesinin fark ettiğini ise genç A.D. şu şekilde dile getiriyor:
“Aslında bütün aileler bence böyle çocuklarının durumunu anladıkları zaman ilk başta konduramazlar. Nasıl bir tepki vereceklerini bilemezler. Bilmedikleri bir şey bilmedikleri bir durum üzülüp yanına oturup konuşsa mı yoksa kızsa mı bu durumu bilmiyorlar. Bu durumu bilmedikleri için çok farklı tepki verebilirler. Bizimkiler kızarak döverek ve yargılayarak tepki vermeyi seçtiler. Ben ailemde suç bulmuyorum. Bu hayatı bu şekilde ben seçtim. Keşke bana empati duyarak yaklaşalardı, ama bilmiyorlar tabii nasıl bir empatiyle yaklaşacaklarını. Beni hep yargılayarak evden çok soğuttu. Ne zaman evden çıksam pisliğin bataklığın içindeyim”.
2 yıldır bu metamfetamini kullandığını ifade eden A.D. bu uyuşturucu maddenin diğer uyuşturucu maddelere kıyasla daha yıkıcı olduğunu belirterek bu maddeleri satın almak için yaptıklarını ise şöyle ifade etti:
“Babamdan istiyorum. Her gün diyorum ki şu var bu var. Anneme gidiyorum mesela ilk zamanlar onlar veriyorlardı. Durumumu öğrendikleri zaman vermemeye başladılar. Bir ortama gidiyorsun orada arkadaşların içerken sen de içiyorsun. Ama bu sana hep bela, pislik. O an içiyorsun ama tehlike altındasın. O anda baskın olabilir. Senin üstüne atılabilir. Ben bunları da yaşadım. Gittiğim bir yerde baskın oldu. narkotikler geldi.
‘BENLİĞİMİ KAYBETMİŞİM’
“Ben bu iki yılda o kadar çok şeyler gördüm ve yaşadım ki o kadar çok insanı da gördüm ki hepsi ölüyorlar. Hepimiz ölüyoruz. Dr. Burcu Bostancıoğlu ablaya video attım ve yalvardım. İletişime geçmeseydim ki, ondan başka da beni kimse dinlemedi ne ailem bana yardımcı olabildi ne de bir başkası ben bile kendime yardımcı olamadım. Onun verdiği o değeri görerek onun verdiği o şefkati onun verdiği o isteği gördükçe ben de bunu kafamda çok düşündüm. Baktım ki her şeyimi kaybetmişim. Benliğimi kaybetmişim. İnsan her şeyini kaybedebilir ama benliğini kaybetti mi işte o zaman yaşamasın. Ben eğer ki yatacak olmasaydım. Bu kararı vermeseydim ben intihar edecektim. Telefonumu açsanız galerime girseniz hepsi travmatik şeyler içeriyor. O kesitler kendi hayatımda gördüğüm her şeyi orada kaydetmişim. Bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorsun ama bulamıyorsun. Ailelere de söylüyorum, baskı yaparak evden atarak annem örneğin uzaklaştırma almıştı. Bunlar çözüm değil. Siz çocukları evden atıyorsunuz o başka bir eve gidiyor. Uyuşturucuyu içen bir insan herkese kapısını açar. Neden açar? Bugün uyuşturucu verir, yarın uyuşturucusunu taşıttırır. Bu uyuşturucu içen insanların beyni o kadar tehlikeli ki o kadar saçma çalışıyor ki. Kendim de dahil herkes için isterim ki bu yoldan çıkmalarını. Kullanmayan insanlar kullananlara böcek gözüyle bakıyor”.
‘ÖLSÜN ZATEN YAŞAMASI HİÇBİR ŞEY İFADE ETMİYOR, DEDİLER’
A.D. tedavi kararı almasını, tedavi olmak istediğini ve yeni bir hayata başlamak istediğini ise şu şekilde dile getirdi:
“Babamla görüşmüyorum bile. Görüşmeye şu anki durumumda dolayı yüzüm yok. Annemle de çok uzağız artık. Telefon çalıyor açmıyorum. Neden açmıyorum? Bana sürekli öyle böyle diye anlatıyor. Ben de bunları biliyorum. Sonra sevdiğim bir insan vardı. Madde kullanımını bıraktığımı biliyordu. Madde içtiğimi öğrendi beni bıraktı. Ona çok alışmıştım. En zor günlerimizde birbirimizin yanında olmuştuk. Bana çok ağır konuştu ve telefonları kapattı. Sonra dedim ki sen her şeyi kaybettin, sevdiğin insanı kaybettin, aileni kaybettin. Yanına bak kim var? Kimse. Artık kendini kaybetmeye başlıyorsun. Sonra dedim ki madem böyle, beni en zor en kötü günlerimde böyle bıraktılar, beni intiharla baş başa bıraktılar, ölsün zaten yaşaması hiçbir şey ifade etmiyor dediler ki kendimi evde sığıntı gibi hissediyorum bu durum bende hep travmalara neden oldu. Artık o kadar doluyum ki, sonra baktım ki bu uyuşturucuda çara aramak saçma. Sonra dedim ki, hayır ayağa kalkacaksın. Sen düşersen kimsenin umurunda olmazsın. Bir gün iki gün intihar etti öldü derler. Belki yıllar sonra birinin aklına gelirsin. Zaten intihar ettin diye sana, ‘Allah sorgusunu affetsin’ derler. Tabii ki intihar çok günah. Allah’ın verdiği canı Allah’tan başka kimse alamaz ama bazen o boşluk sana bunu yaptırtıyor. Ama ben dedim ki, artık kalkacağım ve bitecek. Tedaviyi sonuna kadar olacağım. Orada cinnet de geçirsem, tedavi olmadan asla çıkmayacağım.
‘AMATEM’İN ÖNÜNDE KENDİLERİNİ KESİYORLAR’
Tedavi için hastanelere giderek tedavi olmaya çalıştığı ancak bu birimlerin oldukça yetersiz olduğuna değinen A.D. şunları söyledi:
“Hastanelere gittim. AMATEM ve ÇAMATEM’e. O kadar az ki yataklar. 10-12 tane yatak var. Milyonlarca ölen kardeşimiz var. Milyonlarca bu maddeleri içen insanlar var. AMATEM’in önünde kendilerini kesiyorlar, Bizi ne olur alın diye. Resmen yalvarıyoruz. Ama bize pislik ve böcek gözüyle bakıyorlar. Normal durumlarda o kadar çok yatak var ki, ama aslında olması gereken yerde böyle değil. 12 tane yatağı alıyorlar, puanla düşürüyorlar istemediğini gönderiyor. Böyle bir şey yok. Bu konuda yeterince mücadele edilmiyor. 150 puandan sıfıra düşünce tedaviden çıkartılıyorsun. İnsanlar maddeyi bırakıyor, bıraktıklarında tabii ki sinirli oluyorlar asabi oluyorlar. Ama işine gelmeyenin puanını da indiriyorlar”.
‘TOPLAMDA SADECE 24 KİŞİ Mİ VAR BU ÜLKEDE UYUŞTURUCU KULLANAN?’
Genç kız tedavi olduktan sonra geçmişi geride bırakarak hayatında yeni bir sayfa açmak istediğini ise şu şekilde ifade etti:
“Ben tedavimi orada bitireceğim. Sonrasında kurslara gideceğim. Kendime küçük bir dükkan açacağım. Beni düşük ezik ve artık ölmüş gibi gören herkese iddiamı ortaya koyacağım. İçlerindeki o hissi ve yüz ifadelerini görmek istiyorum. Ama buradan AMATEM ve ÇAMATEM’e seslenmek istiyorum, bu insanlar nereye yatacak? Benim gibi kurtulmak isteyen belki milyonlarca insan vardır. Bu durum virüs gibi olmuş. Herkeste var. İnsanlar ölüyor. Bir ÇAMATEM Buca’da bir AMATEM Yeşilyurt’ta. İzmir’de totalde 24 yatak var. İzmir’de toplamda sadece 24 kişi mi var bu ülkede uyuşturucu kullanan? Sizin her tarafa açmanız lazım. Nasıl o tramvayları, kafeleri yaptırıyorsanız her tarafa her bölgeye bu yapılmalı. Çünkü bu insanlar ölüyor. Bunları görün. O kadar insan var k,, mesela ben yalvardım. Burcu abla iyi ki benim karşıma çıktı. Karşıma çıkması belki de benim hayattaki en büyük şansım. O belki karşıma çıkmasaydı beni anlayan beni gören kimse olmayacaktı. Buradan herkese sesleniyorum. Bırakın. Ölüyoruz. Ben isterim ki her tarafa bu destek birimleri açılsın çünkü her yerde var. İnsanlar acı çeke çeke ölüyor. Bunlara göz yummayın. İnsanlar hayat kurabilsin. Böyle bir bataklığa düştü diye o bataklıkta kalmasın”.
‘BENİ DAĞA GÖTÜRÜP KAFAMA SIKACAKTI’
Yüzünde yara ve morluk izleri bulunan genç kız, darp edildiğini ise şu şekilde anlatıyor:
“Bu ortamlar trip. Beni sevdiğini söyleyen bir insan vardı. Biz kendisiyle ayrıldık. Ayrıldıktan sonra 2 gün boyunca zor kaçtım zor kurtuldum. Beni götürdüğü yerde kepenklerin hepsi inmiş elinde bıçak evde 6 tane silah vardı. Beni dağa götürüp kafama sıkacaktı. Yüzüme ayakkabılarıyla defalarca tekme attı. Ben orada bilerek bağırıp ağlamadım. Yoksa beni bıçaklayabilirdi. Sustum. Bir insanın yüzüne tekme atılırsa hiç ağlamaz mı? Ben durdum. O bana vurdukça tepki vermedim, tepki vermedikçe sakinleşti. Uyuduğu anda kaçtım. Tabii ki annemin polislere haber vermesi de kurtulmamda etkili oldu. Darp raporu da aldım. Bu sevgi değil. Sevgi insana zarar vermez, sevgi insanı incitmez. Bunu adı takıntı. Kendisinin tedavi olması gerektiğini düşünüyorum”.
‘KENDİME BİR DÜKKAN AÇMAK İSTİYORUM’
Genç kız, tedavi olduktan sonraki geleceğe dair planlarını ise şöyle dile getirdi:
“Kendime bir dükkan açmak istiyorum. Sevdiğim insanlar yanımda. Geçmişi hiç hatırlamıyorum. Geçmişte olanlar beni hiç ilgilendirmiyor. Geçmişi unutup sadece kendim için yaşamak istiyorum. Çok üzüldüm ve kendime çok zarar verdim. Bütün vücudumu kestim. Bu kendini kesmek aslında beni gör, ben de buradayım ve bana yardımcı ol demekti. Ben bunları yaptım ve bunları yaptığım için de hastane de dayak yedim ailemden. Onlar için yaptığım izler için benden utandılar. Ben artık sadece kendim için yaşamak istiyorum. Bana destek olan sizler ve burcu ablanın emeklerini boşa çıkarmam. İnşallah bir yıl sonra bu zamanları hatırlayıp bu yollardan geçtik deriz. Allah izin verirse başaracağıma inanıyorum.
Gamze İşler