Süper Lig’in 11. haftasında Konyaspor ile oynanan karşılaşmanın 69. dakikasında sakatlanarak oyundan çıkan ve henüz formasına kavuşamayan, milli kaleci Altay Bayındır, Fenerbahçe Televizyonu’nda yayınlanan ‘Günün Röportajı’ programına konuk oldu. Sözlerine ilk olarak sakatlık sürecini değerlendirerek başlayan ve ‘şu anda kendimi daha iyi, daha güçlü, daha hazır hissediyorum’ mesajını veren Altay Bayındır, “Her futbolcu için zor bir durum. Sakatlığı yaşadığım anda çok duygusaldım, içten gelen bir duygusallık yaşadım. Orada hissettiğim şey acı bir yana sadece şuydu; Ne kadar sürecek? Haftaya oynayamayacak mıyım? Oynayacak mıyım? Çünkü doktorumuz yanıma ilk geldiğinde omuzumu elledi ve devam edebileceğimi söylemişti ama sonra üst tarafta kemik çıkıntısı olunca ki ona da sonradan reaksiyon verdim. Oyundan çıkmamı gerektirecek kadar bir sakatlık olduğu için ciddi bir sakatlıktı ama şu an artık sonuna gelmiş vaziyetteyim. Saha çalışmalarına da başladım. Her futbolcu için olduğu gibi benim için de çok zor bir süreçti. Ama futbolun içinde böyle şeyler var, her sakatlığın daha büyüğü, daha ciddisi de olabiliyor. O yüzden önemli olan mental olarak kendini sakatlansan da hazır bir şekilde tedavi sürecini hemen geçiriyor olmandır.
Ben, sakatlandıktan sonra açıkçası internetten bile araştırıyordum ki doktorlarımız ellerinden geleni yapıyordu. Onun dışında kendim bile internetten araştırıp kemiğe iyi gelen şeyleri bulmaya çalışıyordum. Bir de benim şansım kalbe yakın olduğu için kan dolaşımıyla alakalı iyileşme sürecim daha hızlı oldu. Ben de bu süreçte kendime çok dikkat ettim. Hatta 4-5 ay dendi ama ben 2 ay sonra saha çalışmalarına başladım ve çok kısa bir dönemde dönebildim. Keza el sakatlığı yaşadığımda da öyle. Şu anda kendimi daha iyi, daha güçlü, daha hazır hissediyorum. İnşallah bir daha böyle bir rahatsızlık, sakatlık yaşamayız. Ama bu sakatlıkların da en güzel yanı insanın hem mental olarak hem hayata olan bakış açısı olarak daha sağlıklı bir pencereden bakmasını sağlayabiliyor.” dedi. Sakatlığı süresince takım arkadaşları tarafından gösterilen ilginin ve desteğin öneminden, takım olgusunun varlığından söz eden milli kaleci, “Biz, bir takımız! Burada ailelerimizden daha çok birbirimizi görüyoruz. Her gün tesisteyiz, antrenmanımız oluyor. Onun dışında birlikte vakit geçiriyoruz. Keza kamplarda beraberiz. Biz, bir takımız ve takım olmak da bunu gerektirir. Kim sakatlanırsa, kim yere düşerse onu elinden tutup kaldırmak gerekir. Sağ olsun, takım olarak da herkes birbirine bağlı. İçeride herhangi bir sıkıntımız yok. Kimin başına ne gelirse gelsin hepimiz elimizi uzatıp kaldırmak için hazırız. Takım arkadaşlarıma da teşekkür ederim, hepsi moral olarak destek oldu, yardımcı oldu. Ben de tam konsantre bir şekilde tedaviyi sürdürdüm. Şu anda da çok güzel bir noktaya geldiğimizi söyleyebilirim; çok çok az kaldı!” şeklinde konuştu. Yokluğunda kaleyi koruyan genç file bekçisi Berke Özer’in elinden gelenin en iyisini yaptığına vurgu yapan Altay Bayındır, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Elimden geldiğince ben de arkadaşlarımın yanlarında olmaya çalıştım. Ne olursa olsun burada sakatlanan oyuncunun dışarıda kalma durumu söz konusu değil çünkü biz, bir takımız! Ne yaşarsak hep beraber yaşayacağız. Problemli, sıkıntılı bir durum da olsa bunun içinden birlik ve beraberlikle çıkabiliriz ve bunu bu şekilde aşabiliriz, onun dışında bireysel anlamda değil. Takım olmak zaten birlikteliği gerektirir. Berke de çıktı oynadı ve Fenerbahçemiz için iyi bir performansını sergiledi, mücadele etti. Kim oynarsa oynasın zaten yapacağı şey de buydu. Elinden gelen en iyi,en zirve noktada mücadele etmek. Biz de yardımcı olmaya çalıştık. Daha doğrusu hepimiz birbirimize yardımcı olmaya çalıştık. İnşallah güzel bir süreç olur. Şimdi geride bıraktığımız süreci bir kenara koyup bundan sonrası için sağlıklı ve umutlu, ayağı yere daha sağlam basacak şekilde ilerleriz. Buna ihtiyacımız var.”
Son dönemde alınan saha sonuçlarına değinen Altay Bayındır, takımın içinde bulunduğu şu andaki durumdan sadece ‘Fenerbahçe’ olarak çıkabileceğine ve bunun taraftarın futbolcularımıza sonuna kadar sahip çıkarak olabileceğine vurgu yaptı. Altay, konu ile ilgili olarak şu şekilde konuştu: “Son haftalarda aldığımız puan kayıpları camia adına gerçekten üzücü. Bizler içeride, futbol oynayan, işin içindeki insanlarız ve biz de çok üzülüyoruz. Oynayan ya da oynamayan bunun hiçbir önemi yok. Ben, sakatlığım boyunca her maçta vardım, her yere gittim. Çünkü biz hep beraberiz, burada ayrı gayrı yok. Kim ne yaşıyorsa birlikte yaşıyoruz. Dolayısıyla bu gidişattan da kurtaracak olan kişiler futbolular. Tabii ki taraftarlarımız uzun süreli bir bekleyişin ardından bu seneye çok büyük umutların olduğu bir bakış açısıyla bakıyorlar. Ne olursa olsun dediğim gibi buradan da biz ‘Fenerbahçe’ olarak çıkabiliriz. Geçmişe baktığımız zaman Fenerbahçe; çok daha ağır, çok daha sıkıntılı süreçlerden de geçti. Ben daha önceki röportajlarımda da söyledim; Trabzon maçından sonra sağ olsunlar bize çok büyük destek verdiler. Benim tüylerim diken diken oldu, ben bunu kalben hissettim. Şu anki süreçte üzülen insanlar var, kırılan ve yıpranan çok insan var ama inanın biz, daha fazla yıpranan pozisyondayız. Biz, eve gittiğimizde ya da sabah kalktığımızda tabii ki de bu bizim işimiz. Profesyonel boyutta bunu yapmak zorundayız zaten ama ruhsal anlamda da konseptimizi buraya odaklamış vaziyette süreci geçiyoruz.
Benim bu konuyla ilgili söyleyebileceğim tek şey daha önce de dediğim gibi biz, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ligin ikinci devresi var. Tabii ki de şu anda sağlıklı bir süreçten geçmiyoruz, sağlıklı bir yerde de değiliz ama bu sağlıklı sürece girip, sağlıklı bir noktaya gelmeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. Ama bunu da nasıl yapabiliriz? Şu anki sıkıntılı durumda hep beraber buradayız, bu durumdan çıkacak olan da bizleriz. Bizim saha içerisinde bundan sonraki süreçte şu ana kadar verdiğimiz mücadelenin çok daha fazlasını vermemiz gerektiğinin farkında olarak oynamamız gerekiyor. Bu sene için artık geçmişin getirdiği bir sabırsızlık var evet, ama sabırsız bir şekilde de bir şeyleri atlatmamız, bir şeyleri başarmamız mümkün değil. Son maçlarda aldığımız puanlar için ben kendi adıma da takımımız adına da özür diliyorum. Burada sorumlu olan futbolcular. Sahaya çıktığı zaman antrenör de hoca da yani her şey futbolcu oluyor ve herkes futbolcuları izliyor. Burada oynayanlar bizleriz. Bizlerin de taraftarlarımızdan beklentisi, destek olmaları. Çünkü yarın maçta sahaya çıktığımız zaman taraftarların sağlıklı bir şekilde konuşmaları bizi morallendirecek.
“Dediğim gibi ligin ikinci devresi var ve matematiksel anlamda hala şansımız varken, bir şeyleri iyiye çekmek yerine daha çok kötüye itmenin hiç kimseye faydası olmayacağı gibi keza kötü sonuca giden daha büyük kaoslara, daha büyük problemlere yol açacak bir durum söz konusu olacak. Ben kalben, fikren Fenerbahçeli olarak bunu biliyorum ve inanıyorum. İnsanların ne düşündüğü, ne kadar çok zaman beklediği, canıgönülden bu camiaya bağlılık hissiyle günlerini geçiren insanların neler yaşadığını tabii onlar daha iyi biliyor ama tahmin etmeye, düşünmeye, empati yapmaya çalışıyorum. Ben, her maça çıktığımda da bu düşünceyle çıkan, oynamaya çalışan, o ruhu sahaya yansıtmaya çalışan bir insanım. Biz, bunu beraber aşacağız. Sadece ne olursa olsun destek olalım. Sonunda saha sonuçlarını konuşuruz –iyi veya kötü, olması gerekenler, yanlışlar vs.- ama şu anda yapabileceğimiz tek şey destek olmak. Mevcut durumda çünkü herhangi bir şeyi değiştirmek için kötü konuşmak, kötü kelam etmek o şeyi -yani saha içindeki oyunculardan bahsediyorum- değiştireceği anlamına gelmez. Şu an bu futbolcularla beraberiz, şu an takımımız bu şekilde ve bu takımla birlikte çıkabileceğimiz, yapabileceğimiz en üst zirveye çıkmanın mücadelesi içinde olacağız. Ama hep birlikte, beraber bir şekilde olacak. Bunun dışında beraberliği sağlayamazsak -futbolcularla taraftarımızın ilişkisinden bahsediyorum- onlar bize sahip çıkmalı, bizim de daha fazla terleyip, daha fazla mücadele edip…” “En başta insanın nerede olduğunu bilmesi gerekiyor. Bazen anlık şeylere kapılıp nerede olduğunu unutmaması gerekiyor. Burası çok büyük bir camia! Burası Fenerbahçe! Burada da şu an olan insanlar, bu insanlar. Birlik ve beraberlik içerisinde, sahadaki futbolcular sahaya konsantre olarak, taraftarlarımız da destek olarak son ana kadar mücadeleyi vereceğiz. Ben daha önce de röportajlarımda söyledim; ne olursa olsun biz sonuna kadar mücadele vereceğiz. Bu futbol oyunu. Gerçek anlamda taraftarlarımız da saha içindeki mücadeleyi, iyi niyeti, isteği, azmi, hırsı gördükleri zaman zaten farklı bir bakış açısı oluyor. Bunu taraftarlarımız çoğu kez yaptı. Biz, Trabzon’da maç kaybettik bir sürü taraftarımız sağ olun destek olmaya geldi. Yarın da biz maça çıktığımızda beraber olalım. Yarın alacağımız üç puan bizi ciddi anlamda yukarı çekecek ve ondan sonra alacağımız puanlar da yukarıya tutunup gitmemizi sağlayacak. Yani, evet ben sakatlığımdan dolayı bir süre uzak kaldım, sahada olmadım ama benim kalbim de aklım da her maç sahada.” “Ben sakatlığımın ilk döneminde bisiklet çevirirken bile sahada futbolcular antrenman yaparken ben kafa olarak hep oradaymışım gibi, orada antrenman yapıyormuşum gibi düşündüm. O süreç belki de iyileşmemi hızlandırdı. Bir futbolcu için bunlar çok önemli. Bizler, sahada elimizden gelenin fazlasını, daha fazlasını, mücadelemizin daha fazlasını vererek taraftarımızdan ne olursa olsun bilinçli bir şekilde desteğini sürdürmelerini istiyoruz. Bundan sonraki süreci sağlıklı bir şekilde götürelim ki bir şeyleri başarma şansımız varken, o başarıyı hep birlikte yakalayalım, başka türlü yapamayız! İnşallah dediğim gibi olur. Ben, çok empati yapabilen bir insanım. Kendimi her zaman herkesin yerine koymaya çalışırım. Şu anki duruma çok üzülüyorum. İnşallah bu maç bizim için güzel bir maç olur. Ben de en kısa dönemde, zaten bitti sayılır, çok az bir süre kaldı takımla beraber çalışmama. Son bir kontrolüm var, sonrasında yavaş yavaş başlayacağım. Ben de takıma katıldıktan sonra hep beraber güçlerimizi birleştirerek sağlıklı bir şekilde ve tekrar üstüne basa basa söylüyorum ‘birlikte’ yolumuza devam edeceğiz, sonuna kadar.”
Taraftar desteğinin bir futbolcunun sahadaki mücadelesine ciddi anlamda katkı yaptığına hatta o futbolcunun ruhuyla, kalbiyle oynayacak kadar büyük bir cesarete sahip olacağına değinen Altay Bayındır, “Daha önümüzde birçok maç var. Henüz ligin ilk yarısını bitiriyoruz ve bu Süper Lig’i bilen insanlar, ikinci devrenin son kısmında bir şeylerin net olarak şekilleneceğini bilirler. Ben konuşmayı çok seven bir insan da değilim. Önemli olan yapmak. Biz de konuşmaktan çok yapmaya odaklı bir şekilde bundan sonraki süreci götüreceğiz. Bir şeyleri başarmak için sahada bir şey göstermek lazım, mücadele etmek lazım. Bir futbolcu için sadece şunu söylemek istiyorum; futbolcular da insan. Saha içerisinde duyuyorsun; tezahüratları da duyuyorsun, olumlu veya olumsuz bir şeyi de duyuyorsun. Ama bir futbolcuya saha içinde hatalı bir pas verdiğinde, bir hata yaptığında o alkış, o futbolcu için çok büyük ve çok değerli bir şey. Futbolcunun o an her şeyi unutup o alkışlar için çok daha fazla mücadele vermesi gerektiğini farkına vardıracak bir vaziyet. Bu futbolcuların psikolojisi için de önemli bir şey, bireysel anlamda konuşuyorum. Ancak tam tersi olduğu zaman bazı oyuncular düşebiliyor. Bu sefer performans gösteremiyor ama o bizim oyuncumuz. Ona kötü bir şey söylediğin zaman yarın yine ona ihtiyacımız olacak, yarın yine sahada olacak. Bir şeyler bittikten sonra değerlendirmeler herkesçe yapılır ama şu andaki oyuncu grubuna destek olmak lazım. Bir insana destek verdiğin zaman bir noktadan sonra kendi hatalarını görüp, ‘insanlar bana bu kadar destek verirken ben ne yapıyorum ya’ der. Ya mevcut seviyesince daha fazla çalışacak, daha fazla üstüne koyacak ya da kalben, ruhen mücadelesini artırarak verecek. Bu bir futbolcu için de hissiyatı için de saha içindeki mücadelesi için de çok önemli.” diye konuştu. Fenerbahçe armasının büyüklüğüne ve o arma için verilen mücadelenin büyüklüğünden söz eden Bayındır, sözlerini şu şekilde noktaladı: “Ben her maçımızda takımımızın yanındayım. Soyunma odasında da beraberiz. Dediğim gibi biz bir takımız! Burada sakat oyuncu, oynayan/oynamayan oyuncu yok. Gönül ister herkes oynasın, herkes mücadele versin ama sonuçta sahaya 11 kişi çıkabiliyor. Biz, mücadelemizi vereceğiz. İnşallah konuşanlardan ziyade bazı şeyleri başaran, yapan insanlardan oluruz. Elimizden gelen mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz. Bu sürede takımdan ayrı kalmak benim için çok üzücü oldu ama mutlu edici, sevindirici yanı sağlıklı bir şekilde süreci ilerletip, götürüp kısa bir dönemde ki uzun bir süre konuşuldu. Ben de hastaneye gider gitmez doktora ‘ne kadar?’ sorusunu sordum. ‘Ne var?’dan ziyade ‘ne kadar sürecek?’ sorusunu sordum hep. Oradaki üzüntüm, ağlamaklı halim de sadece acı bir kenara ki acıyı zaten hissetmiyorsun, ‘ne kadar sürecek?’ olayıydı.
“Tamamen bu, başka hiçbir şey değil. İnşallah sağlıklı bir süreç geçer. Konuşulacak çok fazla şey var ama yapılması gereken şeyler de var. Sonra konuşuruz, sonra ne gerekiyorsa konuşulur ama şimdi yapılması gereken şeyler belli. ‘Bu işin içinden sağlıklı bir şekilde nasıl çıkabiliriz?’, içeride bunu tartışacağız. Çünkü bu kadarız, taraftarlarımız da bize destek verdiği sürece. Biz büyük bir aileyiz, büyük bir camiayız. Bugünler geçici, iyi ya da kötü günler geçici. Geçmiş dönemlerimizde de çok güzel günler yaşadı bu kulüp. Biz çocukluğumuzda burayı gururla, mutlulukla izliyorduk. Sıkıntılı bir süreç oldu, sıkıntılı bir süreçten de geçti. Ama burada büyük olan arma. İnsanlar da, herkes de bunun bilincinde. Burada çalışan herkes armanın mücadelesini veriyor. Uykusuz kalan herkes bu armanın ne kadar daha iyi olabilmesini düşündüğü için uykusuz kalıyor. Sağlıklı, akıllı bir şekilde, olumsuzluklar her zaman olacak, olumsuz şeyler her zaman gelecek ama olumsuzluklara rağmen sahada çıkıp sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz, formayı terleteceğiz. İnşallah yarınki maçta da güzel bir galibiyet alırız. Bizim için çok önemli. Ama ne olursa olsun sonuna kadar daha önce de söylediğim gibi devam edeceğiz! Daha fazla hırslanarak, daha çok üstüne koyarak devam edeceğiz.”
Ben, sakatlandıktan sonra açıkçası internetten bile araştırıyordum ki doktorlarımız ellerinden geleni yapıyordu. Onun dışında kendim bile internetten araştırıp kemiğe iyi gelen şeyleri bulmaya çalışıyordum. Bir de benim şansım kalbe yakın olduğu için kan dolaşımıyla alakalı iyileşme sürecim daha hızlı oldu. Ben de bu süreçte kendime çok dikkat ettim. Hatta 4-5 ay dendi ama ben 2 ay sonra saha çalışmalarına başladım ve çok kısa bir dönemde dönebildim. Keza el sakatlığı yaşadığımda da öyle. Şu anda kendimi daha iyi, daha güçlü, daha hazır hissediyorum. İnşallah bir daha böyle bir rahatsızlık, sakatlık yaşamayız. Ama bu sakatlıkların da en güzel yanı insanın hem mental olarak hem hayata olan bakış açısı olarak daha sağlıklı bir pencereden bakmasını sağlayabiliyor.” dedi. Sakatlığı süresince takım arkadaşları tarafından gösterilen ilginin ve desteğin öneminden, takım olgusunun varlığından söz eden milli kaleci, “Biz, bir takımız! Burada ailelerimizden daha çok birbirimizi görüyoruz. Her gün tesisteyiz, antrenmanımız oluyor. Onun dışında birlikte vakit geçiriyoruz. Keza kamplarda beraberiz. Biz, bir takımız ve takım olmak da bunu gerektirir. Kim sakatlanırsa, kim yere düşerse onu elinden tutup kaldırmak gerekir. Sağ olsun, takım olarak da herkes birbirine bağlı. İçeride herhangi bir sıkıntımız yok. Kimin başına ne gelirse gelsin hepimiz elimizi uzatıp kaldırmak için hazırız. Takım arkadaşlarıma da teşekkür ederim, hepsi moral olarak destek oldu, yardımcı oldu. Ben de tam konsantre bir şekilde tedaviyi sürdürdüm. Şu anda da çok güzel bir noktaya geldiğimizi söyleyebilirim; çok çok az kaldı!” şeklinde konuştu. Yokluğunda kaleyi koruyan genç file bekçisi Berke Özer’in elinden gelenin en iyisini yaptığına vurgu yapan Altay Bayındır, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Elimden geldiğince ben de arkadaşlarımın yanlarında olmaya çalıştım. Ne olursa olsun burada sakatlanan oyuncunun dışarıda kalma durumu söz konusu değil çünkü biz, bir takımız! Ne yaşarsak hep beraber yaşayacağız. Problemli, sıkıntılı bir durum da olsa bunun içinden birlik ve beraberlikle çıkabiliriz ve bunu bu şekilde aşabiliriz, onun dışında bireysel anlamda değil. Takım olmak zaten birlikteliği gerektirir. Berke de çıktı oynadı ve Fenerbahçemiz için iyi bir performansını sergiledi, mücadele etti. Kim oynarsa oynasın zaten yapacağı şey de buydu. Elinden gelen en iyi,en zirve noktada mücadele etmek. Biz de yardımcı olmaya çalıştık. Daha doğrusu hepimiz birbirimize yardımcı olmaya çalıştık. İnşallah güzel bir süreç olur. Şimdi geride bıraktığımız süreci bir kenara koyup bundan sonrası için sağlıklı ve umutlu, ayağı yere daha sağlam basacak şekilde ilerleriz. Buna ihtiyacımız var.”
Son dönemde alınan saha sonuçlarına değinen Altay Bayındır, takımın içinde bulunduğu şu andaki durumdan sadece ‘Fenerbahçe’ olarak çıkabileceğine ve bunun taraftarın futbolcularımıza sonuna kadar sahip çıkarak olabileceğine vurgu yaptı. Altay, konu ile ilgili olarak şu şekilde konuştu: “Son haftalarda aldığımız puan kayıpları camia adına gerçekten üzücü. Bizler içeride, futbol oynayan, işin içindeki insanlarız ve biz de çok üzülüyoruz. Oynayan ya da oynamayan bunun hiçbir önemi yok. Ben, sakatlığım boyunca her maçta vardım, her yere gittim. Çünkü biz hep beraberiz, burada ayrı gayrı yok. Kim ne yaşıyorsa birlikte yaşıyoruz. Dolayısıyla bu gidişattan da kurtaracak olan kişiler futbolular. Tabii ki taraftarlarımız uzun süreli bir bekleyişin ardından bu seneye çok büyük umutların olduğu bir bakış açısıyla bakıyorlar. Ne olursa olsun dediğim gibi buradan da biz ‘Fenerbahçe’ olarak çıkabiliriz. Geçmişe baktığımız zaman Fenerbahçe; çok daha ağır, çok daha sıkıntılı süreçlerden de geçti. Ben daha önceki röportajlarımda da söyledim; Trabzon maçından sonra sağ olsunlar bize çok büyük destek verdiler. Benim tüylerim diken diken oldu, ben bunu kalben hissettim. Şu anki süreçte üzülen insanlar var, kırılan ve yıpranan çok insan var ama inanın biz, daha fazla yıpranan pozisyondayız. Biz, eve gittiğimizde ya da sabah kalktığımızda tabii ki de bu bizim işimiz. Profesyonel boyutta bunu yapmak zorundayız zaten ama ruhsal anlamda da konseptimizi buraya odaklamış vaziyette süreci geçiyoruz.
Benim bu konuyla ilgili söyleyebileceğim tek şey daha önce de dediğim gibi biz, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Ligin ikinci devresi var. Tabii ki de şu anda sağlıklı bir süreçten geçmiyoruz, sağlıklı bir yerde de değiliz ama bu sağlıklı sürece girip, sağlıklı bir noktaya gelmeyeceğimiz anlamına da gelmiyor. Ama bunu da nasıl yapabiliriz? Şu anki sıkıntılı durumda hep beraber buradayız, bu durumdan çıkacak olan da bizleriz. Bizim saha içerisinde bundan sonraki süreçte şu ana kadar verdiğimiz mücadelenin çok daha fazlasını vermemiz gerektiğinin farkında olarak oynamamız gerekiyor. Bu sene için artık geçmişin getirdiği bir sabırsızlık var evet, ama sabırsız bir şekilde de bir şeyleri atlatmamız, bir şeyleri başarmamız mümkün değil. Son maçlarda aldığımız puanlar için ben kendi adıma da takımımız adına da özür diliyorum. Burada sorumlu olan futbolcular. Sahaya çıktığı zaman antrenör de hoca da yani her şey futbolcu oluyor ve herkes futbolcuları izliyor. Burada oynayanlar bizleriz. Bizlerin de taraftarlarımızdan beklentisi, destek olmaları. Çünkü yarın maçta sahaya çıktığımız zaman taraftarların sağlıklı bir şekilde konuşmaları bizi morallendirecek.
“Dediğim gibi ligin ikinci devresi var ve matematiksel anlamda hala şansımız varken, bir şeyleri iyiye çekmek yerine daha çok kötüye itmenin hiç kimseye faydası olmayacağı gibi keza kötü sonuca giden daha büyük kaoslara, daha büyük problemlere yol açacak bir durum söz konusu olacak. Ben kalben, fikren Fenerbahçeli olarak bunu biliyorum ve inanıyorum. İnsanların ne düşündüğü, ne kadar çok zaman beklediği, canıgönülden bu camiaya bağlılık hissiyle günlerini geçiren insanların neler yaşadığını tabii onlar daha iyi biliyor ama tahmin etmeye, düşünmeye, empati yapmaya çalışıyorum. Ben, her maça çıktığımda da bu düşünceyle çıkan, oynamaya çalışan, o ruhu sahaya yansıtmaya çalışan bir insanım. Biz, bunu beraber aşacağız. Sadece ne olursa olsun destek olalım. Sonunda saha sonuçlarını konuşuruz –iyi veya kötü, olması gerekenler, yanlışlar vs.- ama şu anda yapabileceğimiz tek şey destek olmak. Mevcut durumda çünkü herhangi bir şeyi değiştirmek için kötü konuşmak, kötü kelam etmek o şeyi -yani saha içindeki oyunculardan bahsediyorum- değiştireceği anlamına gelmez. Şu an bu futbolcularla beraberiz, şu an takımımız bu şekilde ve bu takımla birlikte çıkabileceğimiz, yapabileceğimiz en üst zirveye çıkmanın mücadelesi içinde olacağız. Ama hep birlikte, beraber bir şekilde olacak. Bunun dışında beraberliği sağlayamazsak -futbolcularla taraftarımızın ilişkisinden bahsediyorum- onlar bize sahip çıkmalı, bizim de daha fazla terleyip, daha fazla mücadele edip…” “En başta insanın nerede olduğunu bilmesi gerekiyor. Bazen anlık şeylere kapılıp nerede olduğunu unutmaması gerekiyor. Burası çok büyük bir camia! Burası Fenerbahçe! Burada da şu an olan insanlar, bu insanlar. Birlik ve beraberlik içerisinde, sahadaki futbolcular sahaya konsantre olarak, taraftarlarımız da destek olarak son ana kadar mücadeleyi vereceğiz. Ben daha önce de röportajlarımda söyledim; ne olursa olsun biz sonuna kadar mücadele vereceğiz. Bu futbol oyunu. Gerçek anlamda taraftarlarımız da saha içindeki mücadeleyi, iyi niyeti, isteği, azmi, hırsı gördükleri zaman zaten farklı bir bakış açısı oluyor. Bunu taraftarlarımız çoğu kez yaptı. Biz, Trabzon’da maç kaybettik bir sürü taraftarımız sağ olun destek olmaya geldi. Yarın da biz maça çıktığımızda beraber olalım. Yarın alacağımız üç puan bizi ciddi anlamda yukarı çekecek ve ondan sonra alacağımız puanlar da yukarıya tutunup gitmemizi sağlayacak. Yani, evet ben sakatlığımdan dolayı bir süre uzak kaldım, sahada olmadım ama benim kalbim de aklım da her maç sahada.” “Ben sakatlığımın ilk döneminde bisiklet çevirirken bile sahada futbolcular antrenman yaparken ben kafa olarak hep oradaymışım gibi, orada antrenman yapıyormuşum gibi düşündüm. O süreç belki de iyileşmemi hızlandırdı. Bir futbolcu için bunlar çok önemli. Bizler, sahada elimizden gelenin fazlasını, daha fazlasını, mücadelemizin daha fazlasını vererek taraftarımızdan ne olursa olsun bilinçli bir şekilde desteğini sürdürmelerini istiyoruz. Bundan sonraki süreci sağlıklı bir şekilde götürelim ki bir şeyleri başarma şansımız varken, o başarıyı hep birlikte yakalayalım, başka türlü yapamayız! İnşallah dediğim gibi olur. Ben, çok empati yapabilen bir insanım. Kendimi her zaman herkesin yerine koymaya çalışırım. Şu anki duruma çok üzülüyorum. İnşallah bu maç bizim için güzel bir maç olur. Ben de en kısa dönemde, zaten bitti sayılır, çok az bir süre kaldı takımla beraber çalışmama. Son bir kontrolüm var, sonrasında yavaş yavaş başlayacağım. Ben de takıma katıldıktan sonra hep beraber güçlerimizi birleştirerek sağlıklı bir şekilde ve tekrar üstüne basa basa söylüyorum ‘birlikte’ yolumuza devam edeceğiz, sonuna kadar.”
Taraftar desteğinin bir futbolcunun sahadaki mücadelesine ciddi anlamda katkı yaptığına hatta o futbolcunun ruhuyla, kalbiyle oynayacak kadar büyük bir cesarete sahip olacağına değinen Altay Bayındır, “Daha önümüzde birçok maç var. Henüz ligin ilk yarısını bitiriyoruz ve bu Süper Lig’i bilen insanlar, ikinci devrenin son kısmında bir şeylerin net olarak şekilleneceğini bilirler. Ben konuşmayı çok seven bir insan da değilim. Önemli olan yapmak. Biz de konuşmaktan çok yapmaya odaklı bir şekilde bundan sonraki süreci götüreceğiz. Bir şeyleri başarmak için sahada bir şey göstermek lazım, mücadele etmek lazım. Bir futbolcu için sadece şunu söylemek istiyorum; futbolcular da insan. Saha içerisinde duyuyorsun; tezahüratları da duyuyorsun, olumlu veya olumsuz bir şeyi de duyuyorsun. Ama bir futbolcuya saha içinde hatalı bir pas verdiğinde, bir hata yaptığında o alkış, o futbolcu için çok büyük ve çok değerli bir şey. Futbolcunun o an her şeyi unutup o alkışlar için çok daha fazla mücadele vermesi gerektiğini farkına vardıracak bir vaziyet. Bu futbolcuların psikolojisi için de önemli bir şey, bireysel anlamda konuşuyorum. Ancak tam tersi olduğu zaman bazı oyuncular düşebiliyor. Bu sefer performans gösteremiyor ama o bizim oyuncumuz. Ona kötü bir şey söylediğin zaman yarın yine ona ihtiyacımız olacak, yarın yine sahada olacak. Bir şeyler bittikten sonra değerlendirmeler herkesçe yapılır ama şu andaki oyuncu grubuna destek olmak lazım. Bir insana destek verdiğin zaman bir noktadan sonra kendi hatalarını görüp, ‘insanlar bana bu kadar destek verirken ben ne yapıyorum ya’ der. Ya mevcut seviyesince daha fazla çalışacak, daha fazla üstüne koyacak ya da kalben, ruhen mücadelesini artırarak verecek. Bu bir futbolcu için de hissiyatı için de saha içindeki mücadelesi için de çok önemli.” diye konuştu. Fenerbahçe armasının büyüklüğüne ve o arma için verilen mücadelenin büyüklüğünden söz eden Bayındır, sözlerini şu şekilde noktaladı: “Ben her maçımızda takımımızın yanındayım. Soyunma odasında da beraberiz. Dediğim gibi biz bir takımız! Burada sakat oyuncu, oynayan/oynamayan oyuncu yok. Gönül ister herkes oynasın, herkes mücadele versin ama sonuçta sahaya 11 kişi çıkabiliyor. Biz, mücadelemizi vereceğiz. İnşallah konuşanlardan ziyade bazı şeyleri başaran, yapan insanlardan oluruz. Elimizden gelen mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz. Bu sürede takımdan ayrı kalmak benim için çok üzücü oldu ama mutlu edici, sevindirici yanı sağlıklı bir şekilde süreci ilerletip, götürüp kısa bir dönemde ki uzun bir süre konuşuldu. Ben de hastaneye gider gitmez doktora ‘ne kadar?’ sorusunu sordum. ‘Ne var?’dan ziyade ‘ne kadar sürecek?’ sorusunu sordum hep. Oradaki üzüntüm, ağlamaklı halim de sadece acı bir kenara ki acıyı zaten hissetmiyorsun, ‘ne kadar sürecek?’ olayıydı.
“Tamamen bu, başka hiçbir şey değil. İnşallah sağlıklı bir süreç geçer. Konuşulacak çok fazla şey var ama yapılması gereken şeyler de var. Sonra konuşuruz, sonra ne gerekiyorsa konuşulur ama şimdi yapılması gereken şeyler belli. ‘Bu işin içinden sağlıklı bir şekilde nasıl çıkabiliriz?’, içeride bunu tartışacağız. Çünkü bu kadarız, taraftarlarımız da bize destek verdiği sürece. Biz büyük bir aileyiz, büyük bir camiayız. Bugünler geçici, iyi ya da kötü günler geçici. Geçmiş dönemlerimizde de çok güzel günler yaşadı bu kulüp. Biz çocukluğumuzda burayı gururla, mutlulukla izliyorduk. Sıkıntılı bir süreç oldu, sıkıntılı bir süreçten de geçti. Ama burada büyük olan arma. İnsanlar da, herkes de bunun bilincinde. Burada çalışan herkes armanın mücadelesini veriyor. Uykusuz kalan herkes bu armanın ne kadar daha iyi olabilmesini düşündüğü için uykusuz kalıyor. Sağlıklı, akıllı bir şekilde, olumsuzluklar her zaman olacak, olumsuz şeyler her zaman gelecek ama olumsuzluklara rağmen sahada çıkıp sonuna kadar mücadelemizi vereceğiz, formayı terleteceğiz. İnşallah yarınki maçta da güzel bir galibiyet alırız. Bizim için çok önemli. Ama ne olursa olsun sonuna kadar daha önce de söylediğim gibi devam edeceğiz! Daha fazla hırslanarak, daha çok üstüne koyarak devam edeceğiz.”