Çocukluğumuzdan beri, arkadaş olmaya teşvik edildik. Arkadaşlığın ne kadar önemli olduğuna dair çok fazla makale yazıldı. Bazıları kişiliğinizi şekillendirmenize yardımcı olduğunu söylüyor, bazıları ise size yeni insanlarla tanışma şansı verdiğini söylüyor. Tüm bunların doğru olmadığını söylemiyoruz, peki ya arkadaşlarınız yoksa? Bu kötü bir şey mi? Her şeyin artıları ve eksileri vardır. Aynı şekilde arkadaş sahibi olmamak da söylendiği kadar kötü değildir. Arkadaşlarınızın olması iyidir, ancak yalnızca onlarla sağlıklı bir dinamiğiniz varsa. O halde lafı daha fazla uzatmadan, yalnızlığın faydalarını birlikte anlamaya çalışalım. Sosyal olmamak, insanların tasvir ettiği gibi kötü bir şey değildir. Aslında, yalnız geçirdiğiniz her zaman hayal gücünüzü ateşleyebilir ve yaratıcı enerjinizin akmasına yardımcı olabilir. Başkalarıyla vakit geçirirseniz, bu kötü değildir, ancak kolayca dikkatiniz dağılabilir. Bu, özellikle boyama, okuma veya benzeri etkinliklerde geçerlidir. Bu hepimizin başına gelir; örneğin, başka insanlarla vakit geçirirsek, farkına bile varmayabilirsiniz ama sözleriniz, eylemleriniz veya ruh haliniz etrafınızdakilerin davranışlarını yansıtacak şekilde değişebilir. Arkadaşınız yüksek sesle ve dışa dönükse, bu titreşimleri aldığınızı görebilirsiniz. Yansıtma kötü bir şey değildir, ancak sizi bakış açınıza odaklanmaktan uzaklaştırır. Bazen davranışınızı uyum sağlayacak şekilde ayarlarsınız. Arkadaş edinmek isteyebilirsiniz, ancak herhangi bir arkadaşlığı zorlamak kimseye fayda sağlamaz. Sonunda daha fazla sosyal geziye çıkabilirsiniz, ancak bundan daha fazlasını sunamazlar. Bu, insanlardan hoşlanmadığınız anlamına gelmez, ancak küçük konuşmalardan hoşlanmamanız mümkün olabilir. Sevmediğiniz bir şeye kendinizi kaptırmak zorunda kalırsanız, o zaman endişeli hissetmeye ve insanlarla konuşmaktan korkmaya başlarsınız. Bunun yerine, bir saatlik huzurun tadını çıkaracak ve kendinizi şarj edebilirsiniz. Gerçeklerle yüzleşelim: Başkalarıyla ne kadar çok zaman geçirirsek, o kadar onlar gibi oluruz. İzlediğiniz dizilerde ya da katıldığınız etkinliklerde ufak tefek şekillerde kendini göstermeye başlayabilir. Ancak bazen etkisi çok daha güçlüdür. Yani sürekli olarak başkalarının ihtiyaçlarına dikkat eder ve kendinize zaman ayırmazsanız, büyümenizi büyük ölçüde kısıtlayabilir. Başkalarıyla ilgilenmeniz ve onların yanında olmanız konusunda cesaretinizi kırmıyoruz, ancak bazen başkaları hakkında çok fazla endişelenmek sizi gerçekten tüketebilir ve bu nedenle duygusal ihtiyaçlarınıza daha az ilgi göstermenize neden olabilir. Yalnız zaman geçirmek, özellikle yalnızlıktan keyif aldığınızda, daha fazla öz-şefkat duygusuna yol açabilir.