1919 yılında İzmir, Yunanistan’ın işgaline uğradığında yurdun dört bir yanından yansılar yağıyordu. Bu yansılardan biri de Diyarbakır’a bağlı Silvan ve Kulp kazalarından geldi. Diyarbakır’da Fatma, Sadıka, Şerife, Şehide, Adalet, Lütfiye, Gülistan, Lamia, Bedia, Ayşe, Hatice ve Münire ismini taşıyan 12 bayan, duruma reaksiyon göstermek ve işgali durdurmak gayesiyle 30 bin bayan adına dönemin ABD Başkanı Wilson ve eşine telgraf gönderdikleri ortaya çıktı. Başbakanlık Osmanlı arşivinde telgrafı bulan Dicle Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Kısmı Lideri Doç. Dr. Oktay Bozan, çevirdiği evraklarda bayanların ABD’ye Yunanlıların insanlık dışı hareketlerini şikayet ettiğini yazdığını gördü.
Söz konusu telgrafta bayanlar Wilson’a şu bildirisi gönderdi; “Büyük ve adil hükümetinizin vicdan ve merhamet sahibi muhterem reisi Wilson’ın malum prensiplerinin uygulanacağı ümidiyle, hüzünlü kalplerimizin çırpındığı bir vakitte haksız olarak İzmir’in kan içici Yunanlar tarafından işgal edildiğini haber aldık. Yunanların bu işgali yeryüzündeki tüm insanlığı sarsacak hatta Hz. Mesih’i mezarında titretecektir. Çünkü Yunanların Rumeli’de gerçekleştirdikleri cinayet, zulüm ve alçaklığın bir benzerini tarih kaydetmemişti. Artık de İtilaf Devletleri’nin gözlerinin önünde İzmir vilayetinde gerçekleştirdikleri zulümleri büyük bir ıstırapla işitiyoruz. İnsanlığın huzuru için öncü bir şahsiyet olan Wilson’ın saygıdeğer refikası ile hassas ve merhametli kalbe sahip olan Amerika’nın muazzez bayanlarına sesleniyoruz. Biz Osmanlı bayanları olarak eşlerimiz ve evlatlarımızı, hükümetin ilan ettiği o harpte kurban verdik. Yaralı yüreklerimiz acı ve çığlıkla vakit geçirmektedir. Bayanlar, yavrular perişan bir formda insanlık için feryat ediyor. Adalet ve insanlıktan nasibini olmamış olan İtilaf Devletleri’nin desteklediği Yunanlar, İzmir vilayetindeki Müslüman bayanların ırzlarına tecavüz etmekte, erkekleri ise katletmektedir. Bu zulümleri yapan Yunanları ve yaşananlara sessiz kalanları kadınlık namına protesto ediyoruz. Ey hassas kalpli muazzez hemşirelerimiz; adil olan tarih şahittir ki şimdiye kadar mevcudiyetini koruma eden Osmanlı Devleti ve İslam dini yıkılmaz ve ölmez. Bu nedenle din namına bu facialara daha fazla tahammül edemeyiz. Şayet yeryüzündeki tüm Müslümanlar her şeye karşın din namına harekete geçer ve kıyama kalkarsa dünya genel bir kaosa neden olur. İnsanlık ve kadınlık namına, biz mazlum milletin hukukunu koruma için sadık ve pak vicdanınızdan, feryat etmenizi istirham ve istimdat eyleriz”
Öte yandan AKP Diyarbakır Milletvekili Suna Kepolu Ataman, 12 mert bayanın torunlarına ulaşmak için bir çalışma başlattıklarını ve bahisle ilgili bir belgesel hazırlamayı hedeflediklerini söz etti.